Yukarı Çık




13   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   15 


           
Tüccar yük vagonlarında bulunan silahları şefin çadırının önüne indirirken, savaşçı orklar kendi aralarında hararetle konuşmaya başladılar.
”Yeni şef bu kadar silahı nasıl alabildi?”
”Yanındaki dişi orka ne demeli, daha bir hafta önce şefin çadırında korkudan titriyordu. Bir göz kırpma süresinde, onumuzu öldürebilecek birine nasıl dönüştü.” 
İsim verme töreni sırasında çadırın içinde nöbet tutan savaşçılardan biri şaşkınlığını gizleyemiyordu. Vagonlarını boşaltan Dimitri son sürat kabileden ayrılırken, gözleri adeta altın rengine dönüştü. Üzerinde paralı askerlerin amblemi bulunan lokomotifiyle bozkırda ilerlerken, bir yandan da Sasha ile bugünkü olayları değerlendiriyordu.
”Efendim, bu iki orka güvenebilir miyiz? Ödeme için gösterdikleri materyaller sahte olabilir mi?” diye konuştu Altın saçlı Sasha. Savaşçı onurunu zedeleyen olayın kanıtını kapatmak amacıyla çantasından bir bez çıkarıp boynuna dolarken, içindeki öfke hala dinmemişti.
”Sasha, seni yanıma aldığımda daha yeni yeni yürümeye başlayan bir çocuktun değil mi? Bugüne kadar, değişebilen bir donanım gördüğümüzü hatırlıyor musun? 
Çırağı Sasha’nın olayların etkisinde kaldığını anlayan Dimitri, planlarını anlatmaya başladı.
”Bir tüccar olarak en büyük becerimiz, gördüğümüz malların niteliğini ve ederini anlamak olmalı. Sana verdiğim büyük zanaatkârlar kitabını okumadığın anlaşılıyor”
”Hayır efendim, baştan sona kadar dikkatle okudum verdiğiniz kitabı”
 Ustasının azarı karşısında Sasha son derece heyecanlandı.
”Seni her zaman bir oğul olarak gördüm, bugün beni nasıl bir duruma soktuğunun farkında mısın?
Sasha’nın kafasının yere indirdiğini gören Dimitri, babacan bir ses tonuyla konuşmaya devam etti,
‘’Tüccar adayı olarak ilk hatan, soğukkanlılığını çok çabuk yitirmiş olman genç dostum. Ticaret loncamız paralı askerlerin koruması altında ve bu bize yollarda soyulmamak için güvence sağlıyor. Lâkin dünyanın bir ucunda ki ıssız topraklarda öldürülürsek, lonca bizim sınıfımızdaki tüccarlar için ne kadar ileri gidebilir sence ?”
Dimitri kurt bir tüccardı, arka planı olmayan basit bir kişi olduğundan, diğer tüccarların uğramaya tenezzül etmediği yerlere giderek kariyerini inşa ediyordu. Uzun yıllar süren uğraşısı sonucu, 2. sınıf basit tüccar mertebesine erişebilmişti.
”İkinci hatan öfkeni bastıramamandı, uğradığın muamele sonucu gözün sinirden kör oldu. Kırbaca dönüşen ekipmanın üzerindeki kabartmaları görebildin mi ?”
Sasha bu sözlerin üzerine düşündüğünde, şefin çadırında gelişen olaylar sırasında etrafını incelemek için dikkatini toplayamadığını fark etti. Bu bir tüccar için affedilemeyecek hataların en başında geliyordu zira ne kadar bilginiz olursa olsun göremediğiniz bir şeye değer biçemezsiniz.
Dimitri, çırağının gereken dersi çıkardığını bakışlarından anladı. Amacına ulaştıktan sonra, bir ipucu verdi.
”Gümüş kurukafa desem, ekipmanı yapan zanaatkârı bilebilecek misin?”
 
Ustasının sözlerini duyan Sasha’nın gözleri parladı 
”Ölümün Yoldaşı Abarran, Cehennem Diyarı’nın en ünlü silah ustası, dünya üzerinde değişebilen ve gelişebilen silah yapabilen üç kişiden biri.”
”Artık, müşterimizin nelere sahip olduğunu anlamışsındır umarım. Şehre varınca, mekanik posta güvercinlerinden bir düzine almanı istiyorum, bu kişiler bize talihin kapısını aralayabilirler” 
Kazancın kokusunu alan Dimitri, bir dönüm noktasında olduğunu hissediyordu.
Bu sırada, şefin çadırının içinde sandığın kapağını kapatan Nafız ‘’Minotaur’ un boynuzlarını söktüğüm iyi oldu, bu kadar faydası dokunacağını bilseydim, en azından suratını bir bütün olarak bırakabilirdim’’ dedi.
Kendine ait bilince çok uzun süre önce erişmiş bir vahşi yaratık olan Kızgınboğa’nın boynuzları ve toynakları, silah yapımı için bulunmaz malzemelerdi. Nafız yaratığı öldürdükten sonra, hiçbir yerini ziyan etmeden yüzüğüne atmıştı.
‘’Canavar özünü hemen kullanmak zorunda değiliz, ileride çok daha fazla fayda sağlayacağı bir durum olabilir.’’
Alyon, kapıda bekleyen Domuzkuyruk’ a kabile halkını çadırının önünde toplamasını emretti. Kısa süre sonra toplanan kalabalığa bu güne kadar bilmeden yaşadıkları hayatı anlatan Alyon, hiçbir detayı karanlıkta bırakmadı.
Yaşadıkları günlerin bir sürü yalan üstüne kurulu olduğunu anlayan orklar çok sinirlendiler. Kalabalık kendi arasına konuştukça, gerilim adım adım yükseliyordu.  Özellikle avcı bölümünün orkları canlı yem olarak kullanıldıklarını öğrendiklerinde, savaşçı orklara farklı gözle bakmaya başladılar. Ortamın tansiyonu tavan yapmıştı ki, Alyon görkemli sesiyle herkesi susturdu.
‘’Geçmişte yaşanan olaylar geçmişte kaldı, geriye dönük kin tutulmasını yasaklıyorum. Şu andan itibaren yeni hayatınız başlıyor ve yeni kurallara uyduğunuz müddetçe, herkese eşit davranılacağının garantisi veriyorum.’’
Yeni şeflerinin yaptığı konuşma, orkların bir nebze olsun sakinleşmesini sağladı. Aralarındaki çekişmeyi bırakan kalabalık, şeflerini dinlemeye devam ettiler.
‘’Avcı bölümünü dağıtıyorum, bugün itibariyle kabilede sadece savaşçı ve levazım bölümleri bulunacak. Savaşçıların şefi Nafız, levazım bölümü şefi Domuzkuyruk olacaktır.’’
Çadırın önünde toplanan kalabalığı bakışlarıyla süpürdükten sonra;
‘’Şef koltuğu her zaman düelloya açıktır, benden güçlü olduğunu düşünen herkes meydan okumakta serbesttir. Kabilemizin en büyük kuralı; güçlü yönetir, kalanları itaat eder olacaktır. Emre itaatsizliğin cezası, ölümdür!’’
Sözlerini bitiren Alyon çadırına geri dönerken, Nafız’da savaşçıların toplandığı bölgeye doğru ilerledi. Alyon ile yaptıkları plan gereği, savaşçıları hızlı bir şekilde eğitmesi gerekiyordu. Bir ay gibi kısa bir sürede temel nitelikleri kazanmış bir asker grubu oluşturmalı, bunların içinden de özel yetenekli olanlarla bir takım yaratmalıydı. Miras aldığı bilincin geçtiği acımasız eğitimler, müthiş savaş tecrübesi ve psikopat mizacıyla Nafız, bu iş için biçilmiş kaftandı.
‘’Evet soytarılar! Bugün eğitiminiz başlıyor, sizinle işim bittiğinde hiç doğmamış olmak isteyeceksiniz. Şimdi, herkes silahların içinden bir yay ve bir balta alıp eğitim sahasına gelsin. İki yüz nefes içinde gelemeyenler, direkt levazım bölüme gitsin!
Yeni şeflerinden aldıkları talimatla beraber savaşçılar birbirlerini ezerek silahlara koşarken, Domuzkuyruk şefle bir toplantı halindeydi.
‘’Geçmişte usta bir savaşçı olduğunu biliyorum, peki seni neden levazım bölümü şefi yaptığımı merak ediyor musun?’’
Alyon cevabını çok iyi bildiği soruyu sormadan önce, Domuzkuyruk’ un yüzündeki ifadeyi yakalamıştı. Kendisini kurtaran kişiye vefasızlık etmek istemese de, yıllardır aşağılanmak için bulunduğu bölüme tekrar dönmek, Domuzkuyruk’ un fena halde canını sıkıyordu.
‘’Bu topraklar yaşamak için elverişsiz, Yüce Dağ ’da ki vahşi yaratıkları öldürdüğümüzden beridir de yiyecek sağlayacak bir yerimiz kalmadı.’’
‘’Küçükdomuzcuk’ un cahilliği nedeniyle levazım gerektiği gibi yapılanamamış, benim yardımımla bu bölümü yeniden inşa edeceksin. Levazım bölümünü gereken düzeye getirip, savaş taktikleriyle ilgili bu kitapları da okuduğun zaman, gönül rahatlığıyla kabileyi sana bırakabilirim.’’
Domuzkuyruk önüne atılan birkaç kitaba bakarken, Alyon’dan duyduğu sözler karşısında adeta donup kalmıştı. “Şefim, siz varken ben nasıl şefliğe layık olabilirim. Lütfen, şakası bile hoş değil bu lafların’’ diye heyecanla konuştu.
‘’Biz, bir ay sonra yanınızda olmayacağız. Nafız yolculuğumuzda bize eşlik edebilecek kalitede, küçük ama etkili bir grubu eğitmek için işe koyuldu. Sende, kalan orkları sizi götüreceğim bereketli topraklarda yöneteceksin.’’ 
Alyon önümüzdeki günler için oluşturduğu planı anlatırken, Domuzkuyruk’ un aklındaki soru işaretleri siliniyordu. İkili toplantılarını bitirince, levazım bölümüne doğru yola koyuldular. İlk defa bir şefi bölümlerinde gören orkların şaşkın bakışları arasında, Alyon konuşmaya başladı
‘’Kabilemiz bir değişimin içinde, iki ana bölümümüzden biri olan levazım da, bundan büyük bir şekilde etkilenecektir.’’
Levazım bölümü orkları kulaklarına inanamıyorlardı, yıllardır ezikliğin sembolü olan bölümleri iki ana bölümden biri olarak telaffuz ediliyordu.
‘’Hali hazırda ki görevleri dışında levazım bölümü, tarım, hayvancılık, savunma silahları ve mekanik gereçler yapımını da üstlenecek. Bugün yapılacak seçim sonucu, yeteneklerinize göre eğitiminizi almaya başlayacaksınız.’’
‘’ Yaptığı işte kabileye en çok katkıyı sağlayanın, en iyi muameleyi göreceğine adımın üzerine yemin ederim!’’
Şeflerinden duydukları bu sözler üzerine, levazım bölümü orkları kükremeleriyle kabileyi inlettiler. Orkların yeteneklerinin anlaşılması ve bölümlerinin seçilmesi işlemi, gün batımına kadar sürdü. Çadırına dönen Alyon, Nafız’ı içeride sinirli bir şekilde söylenerek volta atarken buldu.
“Ne oldu, yine deli gibi dolanıyorsun?”
Alyon gülüyordu ama Nafız pek havasında değildi. Şef adımını içeri atar atmaz bağırdı.
‘’Bunların içinden bir kişi bile zor çıkacak’’ 
 
 
İnsan beyni değirmen taşına benzer. İçine yeni bir şeyler atmazsanız, kendi kendini öğütür.
İbn-i Haldun                  
 
Altı Medeniyetin Dünyası sesli tiyatro şeklinde, her gün yeni bölümüyle Youtube kanalımızda. Hemen takip etmeye başlayabilirsiniz.
https://www.youtube.com/channel/UCFLFkHspxIWOS_quuhWnOEA

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


13   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   15