Yukarı Çık




32   Önceki Bölüm 

           
33.Bölüm - Sonsuz Boşluk

—————————————————————

...

Boşluk ile neredeyse iki aya yakın bir süre antrenman yaptıktan sonra, artık Boşluğu beceri desteği olmadan da kullanabilmeyi başardım. Sonunda ise 1. aşamayı tamamen tamamlayıp Boşluk Elementi’ni kılıcımla bütünüyle harmanladım.

Bu süreç düşündüğümden çok daha yorucuydu. Zihnimi, manamı ve bedenimi aynı anda tüketen bir eğitimdi… ama sonuç buna fazlasıyla değdi.

—————————————————————

...

Üç aylık antrenmanın sonunda tarih 4 Aralık 19.910’du. Bu ise bir ay içinde üç yaşıma gireceğim anlamına geliyor.

Babam, ben üç yaşıma geldiğimde ailemizin gerçeklerini açıklayacağını söylemişti… ama şimdi açıklayacak mı, açıklamayacak mı, emin değilim.

“Neyse…” diye düşündüm. “Zaten direkt babama sorabilirim. Hem antrenmana ara vermemin de zamanı geldi.”

Bunu düşündükten sonra evime doğru ışınlandım.



> “..Herkese merhaba, nasılsınız?“
diye sordum aileme ve Syr’e.

Ailem ve Syr ile konuştuktan sonra anladım ki, Syr ayın başında bir ay bizimle kalmak için yetimhaneden izin istemişti.

Zaten doğum günüme bir ay kaldığı için, bu ayı evde geçirmeyi planlıyordum.

> “..Bu sefer burada bir ay kadar kalmayı planlıyorum. Sonuçta doğum günüm bir ay içinde gerçekleşecek.“

Herkes bu habere gerçekten çok sevindi. Sonuçta neredeyse yarım yıldır kendimi tamamen soyutluyordum ve onlarla doğru düzgün görüşmüyordum.

> “Hehe, Kael! Bu bir ay boyunca yanından hiç ayrılmayacağım~.“
dedi Syr bana bakarak.

Ona doğru döndüm.

> “Syr… bu arada senden özür dilerim. Doğum günün Kasım’ın ikisindeydi ama dönmeyi tamamen unuttum.“

Syr, gözleri bir anda açılarak şaşkınlıkla bağırdı:

> “..Ahh! Evet benim doğum günüm vardı! Artık 9 yaşımdayım!“

Ailem ve ben bu duruma sadece kahkaha atabildik. Bir insan… özellikle bir çocuk kendi doğum gününü nasıl unutabilir?

Ama benim doğum günümü özellikle hatırlıyor.

Bir süre sonra Henry, Nimara ve Elaria kapıyı çaldı. Annem onları içeri aldı.

Henry, önceki gibi yine şok oldu ve ağzını açtı.

> “Ç-çocuk… sen… oldukça güçlenmişsin.“

Gülümsedim.

> “Hehe, evet. Artık on sekiz trilyon mana kapasitem var ve yeni yarattığım, Orta Kademe bir elemente bağlı bir beceri sayesinde Boşluk Elementi’ni tamamen özümsedim, harmanladım ve kendime ait kıldım.
Bu sayede saldırılarım boşluğu tamamen görmezden gelip direkt olarak hedefi vurabiliyor.“

Orta Kademe bir elementi tamamen anlamak… bu Henry için bile şaşırtıcıydı. Sonuçta evren boyunca en büyük dahiler Orta Kademeyi geç, temel kademe bir elementin ilk aşamasını tamamlamak için 20–30 yıl harcıyordu.

Ve ben bunu iki ayda yaptım.

Üstelik karanlık ile ışık elementlerinin de ilk kademesini bitirdim.

Henry, dudakları titreyerek konuştu:

> “..B-bu inanılmaz bir başarı Kael… Sen ne kadar canavar olsan da, bir süper dahi olmanı beklemezdim. Orta Kademe bir Elementi iki ay içinde anlayıp kendine mal eden fazla kişi yoktur. Tebrik ederim.“

> “Hehe, teşekkürler. Biz de kendimizce canavarız işte.“

Nimara ve Elaria da yanıma yaklaşarak sohbete dahil oldu.

Nimara gülerek konuştu:

> “Kael, sonunda geldin. Seninle eğitime devam etmeyi gerçekten özledim. Benimle yeniden antrenman yapacaksın, değil mi?“

Üç ay önce Nimara ile hem fiziksel hem de teorik konularda birbirimize yardım ediyorduk.

Fiziksel olarak antrenman, teorik olarak ise matematik, fizik gibi konular üzerine konuşuyorduk.

Ocsilaus her ne kadar orta çağ benzeri bir düzene sahip olsa da, bilgi seviyesi Dünya ile yarışacak seviyedeydi. Hatta bazı konularda daha ileri bile olabilirlerdi.

Kaldı ki Nimara, Ocsilaus’tan bile değildi; Velathar gezegeninden geliyordu.

Ve eminim ki Velathar, Ocsilaus’un bilgi hazinesini katlayacak seviyede bir uygarlığa sahipti… Belki ışınlanmayı bile sadece bilimle çözmüş olabilirler.

Sonuçta ışınlanma teorik olarak mümkün olan bir şey.

Bu sırada Elaria heyecanla öne çıktı.

> “Kael! Bana yeni kılıç teknikleri öğret lütfen! Sen kılıç teknikleri konusunda çok iyisin!“

Elaria artık bana “abi” demiyordu. Çünkü geçen sefer ona yalnızca iki yaşında olduğumu söylemiştim.

Elaria, Nimara’nın büyüye duyduğu ilginin aksine, kılıç tekniklerine çok daha yatkındı ve onlarla ilgilenmeye devam ediyordu.

Elaria’nın heyecanla bana doğru yaklaşmasını görünce istemsizce gülümsedim.
Kılıç tekniklerine olan tutkusunu gerçekten seviyorum… hatta bazen benden bile daha hevesli davranıyor.

> “Hehe, tamam Elaria. Bu ay boyunca hem Nimara ile hem de seninle antrenman yapacağım. Ama önce… biraz dinlenmem gerek.“ dedim.

Elaria hemen kaşlarını kıstı.

> “Dinlenmek mi? Sen üç ay boyunca kayboldun zaten, daha ne kadar dinleneceksin?“ dedi hafif alaycı bir tonla.

> “O üç ay dinlenmek sayılmaz Elaria…“ dedim derin bir nefes alarak.
“Boşluk elementiyle çalışmak… zihni fena yoruyor.“

Bu sözüm üzerine odadaki herkes bir anda sessizleşti.
Nimara, Elaria, Henry hatta Syr bile bana biraz farklı bir bakışla baktı sanki — hayranlık, garipseme, karışık bir saygı.

Syr sessizliği bozdu.

> “Kael… bu kadar güçlü olmayı gerçekten seviyor musun?“ diye sordu başını yana eğerek.

Onun bu sorusu garip şekilde içime dokundu.
Bir an düşündüm.

> “Sevmek değil… gerek duyuyorum.“ dedim.
“Gerek… çünkü bu evrende güçlü olmazsan, güçlü olan biri gelir ve her şeyini elinden alabilir.“

Ailem de, Syr de, misafirler de sessizce beni dinledi.
Özellikle annem… ne kadar benim kim olduğumu artık bilse bile, ben hâlen daha onun 2 yaşındaki oğluyum.

Nimara o an bana yaklaştı, omzuma hafifçe dokundu.

> “Kael, teori derslerine devam etmek istersen haber ver.“ dedi.
“Geçen sefer boyut kuramıyla ilgili konuştuklarımızı hâlâ düşünüyorum… sen bazı şeyleri üç ayda çözmüşsün gibi duruyorsun.“

> “Hehe, biraz.“ dedim gülerek.
“Boşluk elementi… düşünmeyi zorluyor, ama birçok şeyi de kolaylaştırıyor.“

Elaria ise kollarını bağladı.

> “Ben teori falan istemiyorum.“ dedi.
“Ben sadece şu ‘boşluğu görmezden gelen kılıç saldırısı’ konusunu öğrenmek istiyorum!“

Henry ise hemen araya girdi.

> “Elaria, o teknik senin seviyenden biraz yüksek değil mi?“ dedi.
“Sonuçta orta kademe bir element söz konusu—“

> “Henry.“ dedim aniden.
“Boşluk tarafından desteklenmeyen her şey seviyeye bağlıdır. Ama boşluk elementinin özü… seviyeyi yok saymak.

Ve ben onlara sadece kendi yarattığım bir kılıç tekniğini öğreteceğim, eğerki tekniği anlayabilirlerse Boşluk Elementini anlamadanda, Boşluk Elementi ile ilgili saldırılar yapabilirler.“ Diye açıkladım

Bu sözüm üzerine Henry’nin ağzı açık kaldı.

Ailem de bana bakıyordu, karmaşık ifadelerle.

Babam sonunda konuştu.

> “Kael… bir ay boyunca burada olacağını söyledin değil mi?“ diye sordu.

> “Evet baba.“ dedim başımı sallayarak.
“Bu ay ailemle olmak istiyorum. Ve… doğum günümden sonra seninle konuşmak istediğim bazı şeyler var.“

Babam yüzünü saklamaya çalışsa da, gözlerinde hafif bir ciddiyet oluştu.
Sanırım ailemle ilgili “gerçekler” konusunu düşünüyordu.

Syr ise bir anda tekrar araya girdi.

> “Kael, bugün dışarı çıkalım mı?“ dedi.
“Bu ev… bu kadar kalabalık… çok sıcak ama biraz da gürültülü oldu!“

Elaria hemen itiraz etti.

> “Hayır! Bugün antrenman istiyorum!“

Nimara da onu destekler gibi başını salladı.

> “Ben de bugün Kael’in fikirlerini duymak istiyorum.“

Babam araya girdi.

> “Çocuklar… Kael daha yeni geldi, biraz nefes alsın.“

Syr ise sıkılmış bir şekilde mırıldandı.

> “Ama… Kael artık eskisi gibi hep kaybolmasın istiyorum.“

Bu söz üzerine içimde hafif bir suçluluk hissettim.

> “Tamam.“ dedim ellerimi havaya kaldırarak.
“Bugün hiçbir yoğun şey yapmayacağız. Dışarı çıkarız, biraz dolaşırız.
Akşamüstü de size hafif antrenman gösteririm— sadece teknik odaklı.“

Elaria’nın gözleri parladı, sanki üç ay boyunca biriktirdiği enerjiyi bir anda serbest bırakacakmış gibi.
Nimara hafifçe gülümsedi, ama gözlerinde yine o meraklı bakış vardı; sürekli yeni bir şeyler öğrenmek istiyordu.

Syr ise üzerime atlayıp sarılmaya çalıştı… ama tabii ki kolayca kaçtım.

> “KAEL!!! kaçtın!“

> “Hehe, refleks.“

Evdeki gülüşmeler yankılanıyordu. Bütün uzun ve yorucu antrenmanların ardından, bu tür basit eğlenceler bana bambaşka bir huzur veriyordu.

Ev… uzun zamandır ilk defa bu kadar sıcak hissettirdi.

Bu ay… gerçekten dinlenme ayı olabilir.

...

Dışarı çıktığımızda etraf bembeyazdı. Kar, hafifçe düşüyor ve Kael’in boyutunda etrafı adeta büyülü bir örtü gibi kaplıyordu.
Aslında karın yağması Kael’in isteğine bağlıydı; istediği zaman durdurabiliyor ya da hızını değiştirebiliyordu. Bugün için karın yavaşça düşmesini seçmişti; adeta huzurlu ve sakin bir gün için ortam hazırlanmıştı.

> “Kael, burası gerçekten güzel!“ dedi Syr.

>“Hıh, sonuçta beyaz her zaman en sevdiğim renkti!“

Nimara ise hafifçe kahkaha atarak:

> “Senin favorin beyaz mı? Kael, sen sürekli enerji dolu görünürsün ama bu kadar sakin bir şeye hayran kalman ilginç.“

> “Hehe… bazen güç kullanmak her şey değildir, Nimara. Bazen sadece bakmak ve hissetmek yeterlidir.“ dedim gülümseyerek.

Elaria, kollarını göğsünde birleştirip bana baktı.

> “Hmm… tamam Kael, bu kadar söz yeter. Hadi biraz kılıç çalışalım!“

Hepimiz boyutun içinde belirlediğim açık alana yöneldik. Önce Nimara ile ufak denemeler yaptık; kılıç hareketlerini yavaş ve dikkatli şekilde birbirimize gösterdik. Kael, Boşluk elementini küçük deneylerde kullanıyordu ama çok fazla açığa vurmuyordu; yine de ufak bir titreme ya da anlık kayma ile kendi sınırını test ediyordu.

> “Kael! Bak, bir kez daha göster!“ dedi Nimara, gözleri parlayarak.
“Bence bu hareketin temposunu biraz daha hızlı yapabilirsin.“

> “Tamam, gözlemlediğim birkaç küçük ayrıntıyı ekleyeceğim.“ dedim ve kılıcımı yeniden kaldırdım.

Elaria ise farklı bir açıdan saldırıları izliyor ve sürekli notlar alıyordu, Elaria ne kadar çok fazla düşünen biri olmasada konu kılıçlara gelince herşey pür dikkat dinleyem birisidir.

> “Kael, bu boşluk saldırısını daha kontrollü yapabilmem için biraz açıklama yapar mısın?“

>“Tabii, Elaria. Bu hareket sadece düşmanı hedef alıyor, boşluk elementini kullanarak her şeyi görmezden gelmeni sağlıyor...“

Syr ise arkamdan sessizce yaklaşıyor ve küçük bir kartopu fırlatıyordu.

> “Hehe… kaçıracak mısın Kael?“ diye bağırdı.

> “Syr, bu sefer yakalayacağım!“ dedim ve boşluk ile kartopunun yolunu değiştirdim. Kartopu sessizce havada durdu, sonra yavaşça yere indi. Syr şaşkınlıkla geri çekildi:

> “Wow! Bu… bu çok havalıydı Kael!“

Hepimiz biraz durduk ve gülüştük. Benim boyutum… burası benim istediğim her şeyin kontrolünde olduğu bir yerdi. Kar, ışık ve rüzgar tamamen benim huzuruma uyum sağlamıştı. Evrenin karmaşasından uzak, sadece arkadaşlarım ve ben vardı.

Öğleden sonra, boyutun içinde küçük bir mola verdik. Kael’in boyutunda zaman ve mekan neredeyse esnek olduğu için, karın yumuşak düşüşü, rüzgarın hafifliği ve güneşin yansıması tam olarak istediğimiz atmosferi yaratıyordu.

> “Kael, bu yer… gerçekten harika!“ dedi Nimara, kar tanelerinin avuçlarında erimesini izlerken.

> “Evet… burada her şey benim istediğim gibi. Sadece huzur ve biraz oyun.“ dedim gülümseyerek.

Nimara, kollarını göğsünde birleştirip gözlerini kıstı:

> “Tamam Kael, şimdi gerçekten kılıç çalışalım!“

Kael ise etrafı gözlemleyerek kendi kendine düşündü:
“Nimara, normal zamanlarda ne kadar ciddi olursa olsun… şu anda oldukça özgür ruhlu görünüyor. Acaba bu bize olan güveninden mi yoksa, Kael’in boyutunda olmanın verdiği rahatlıktan mı?”

Bu küçük gözlem Kael’in yüzünde hafif bir gülümseme oluşturdu. Boyutun içindeki bu anlar, sadece savaş ve antrenmandan ibaret değildi; arkadaşlarıyla birlikte olmanın, birlikte gülmenin ve küçük anların değerini de anlamasını sağlıyordu.

Gün boyu boyutun içinde serbest vakit geçirdik. Kar taneleri hâlâ yavaşça düşüyor, Kael’in isteğiyle hafif bir rüzgar tüm alanı dolaşıyordu. Zamanın akışı burada neredeyse esnekti; saatlerce süren küçük oyunlar, sohbetler ve gözlemler Kael’in boyutunu daha da yaşanılır kılıyordu.

Akşamüzeri geldiğinde, Nimara ve Elaria antrenman için hazırdı. Kael onlara bazı temel ve orta seviye teknikleri göstermeyi planlıyordu, özellikle Boşluk elementiyle kılıç kullanımını geliştirmek üzere.

> “Tamam, bugün biraz yoğun çalışacağız. Ama merak etme, eğlenceli de olacak,“ dedi Kael, kılıcını boyutun merkezine doğru sallayarak.

Nimara ve Elaria, Kael’in talimatlarını dikkatle dinleyerek hareket ettiler. Kael, Boşluk elementini kullanarak saldırı ve savunma arasındaki farkları gösterdi; Nimara hızlı reflekslerini geliştirirken, Elaria kılıç tekniklerini Boşluk akışıyla uyumlu hale getirmeye çalıştı.

Saatler ilerledikçe herkesin yorgunluğu artmıştı, ama sonuçlar oldukça etkileyiciydi:

Nimara, Boşluk elementiyle yapılan ilk saldırının mantığını tamamen kavramıştı; hamlenin akışını ve zamanlamasını anlıyor, hatasız uygulayabiliyordu. Kael onu izlerken hafifçe başını salladı; doğru yolda olduğunu görmek hoşuna gitmişti.

> “Nimara, çok iyi gidiyorsun. Mantığı tamamen kavramışsın, artık reflekslerini buna göre ayarlayabilirsin.”

Ancak Elaria, bu konuda daha ileri bir noktadaydı. Boşluk akışını yalnızca anlamakla kalmıyor, kılıcın yönünü ve hızını anında buna göre değiştirebiliyor, neredeyse Kael’in hızına yetişiyordu. Kael’in gözleri parladı; onun yeteneği, bu tür bir senkronizasyon için gereken sezgiyi çoktan geliştirdiğini gösteriyordu.

Neredeyse yaratılan tekniğin 1.kısmını anlamıştı.

> “Elaria, sen gerçekten kılıç konusunda üstün bir yeteneksin. Saldırının mantığını anlamak bir şey, onu gerçek zamanlı olarak uygulamak tamamen başka bir seviye.”

Kael bir an durup her ikisine de baktı. Nimara’nın ciddiyetinin ve disiplininin, Elaria’nın ise sezgisel reflekslerinin birleşimi, onları inanılmaz bir takım hâline getiriyordu.

Kael’in aklından geçenler:
“Nimara, normal zamanlarda her zaman ciddi ve kontrollüdür. Ama şu anda, Boşluk elementiyle çalışırken bu kadar özgür ve yaratıcı olmasının nedeni… acaba bize olan güveni mi, yoksa içindeki potansiyelin farkında olması mı?”

Bir süre sessizlik oldu; sadece kılıçların Boşluk akışıyla keskin bir uyum içinde hareket etme sesi duyuluyordu. Kael, ikisinin de bu süreçten çok şey öğrendiğini biliyordu; Nimara, saldırının mantığını ve akışını kavramış, Elaria ise bunu neredeyse gerçek zamanlı uygulayabiliyordu.

> “Harika bir iş çıkardınız ikiniz de. Bugün öğrendikleriniz, sadece teknik değil; düşünce hızınızı ve elementle uyumunuzu da geliştirdi.”

Gün yavaş yavaş akşamın kızıllığına karışıyordu. Kael, Nimara ve Elaria’nın yorgun ama mutlu ifadelerini görünce bir an için kendi yorgunluğunu hissetti. Ama içindeki tatmin hissi çok daha baskındı.

 “Tamam çocuklar, bugünlük bu kadar. Yarın yeni şeyler öğrenmeye devam edeceğiz. Şimdi biraz dinlenin.”

Elaria, herkes dağılmadan önce bana merakla bir soru sordu.

> “Kael… bu kılıç tekniğinin adı ne?“

> “..Bir isim demek ha… Şu anda bir adı yok. Siz üçünüz birlikte güzel bir isim bulmaya ne dersiniz?“ diye sordum Syr, Elaria ve Nimara’ya.

Elaria ve Syr’in gözleri bir anda birer yıldız gibi parladı. Hatta hep ciddi duran Nimara bile hafifçe etkilenmiş gibiydi.

Syr heyecanla ilk teklifi yaptı:

> “Boşluk Tekniği! Ne dersiniz?“

> “Hmm, bence biraz sade.“ dedi Nimara.

> “Katılıyorum.“ dedik Elaria ile ben.

Bir süre sessizlik oldu, sonra Nimara düşünerek bir fikir attı:

> “..Kusursuz Boşluk Tekniği hakkında ne düşünüyorsunuz?“

> “Ehh, bence çok da uyumlu değil.“ dedim gülerek.

Beş dakika boyunca isimler üzerinde tartıştıktan sonra Elaria sonunda güzel bir seçenek buldu:

> “Sonsuz Boşluk Kılıcı! Gayet sade ama güçlü; tekniğin ne olduğunu da harika açıklıyor. Düşmanı sonu olmayan bir mesafeden bile kesebilecek bir kılıç…“

Üçümüz de bir an duraksadık ve Elaria’nın yüzüne baktık.

> “Ehh… kötü mü oldu yoksa? (´ー`)“ dedi Elaria, hafifçe endişeli bir ifadeyle.

> “Hayır, tabii ki kötü olmadı… bu MUHTEŞEMDİ! Gerçekten haklısın. Boşluk, boşluğu yırtarak doğrudan düşmana ulaşabiliyor ve sen ‘Sonsuz Boşluk Kılıcı’ ile bunu mükemmel bir şekilde yansıttın… bu gerçekten harika.“ dedim.

> “Kael doğru söylüyor Elaria.“ dedi Nimara.

> “Hehe, sen gerçekten kılıç konusunda muhteşemsin, Elaria.“ dedi Syr.

Elaria kızardı ve özellikle bana bakarken tuhaf bir ifade takındı ve hafifçe gülümseyerek:

> “Hehe, teşekkürler.“ dedi. Ona baktım, o da daha da kızardı ve tuhaf bir şekilde:

> “..Gerçekten~“ dedi.

Ben sadece bakakaldım. Nimara fark etmedi ama Syr, Elaria’nın ne yaptığını gayet iyi anladı. Ancak kaşlarını çatmak yerine –gülümsedi; hem de zevk alan birinin yüz ifadesiyle.

> “...Her neyse, her şeyi akışa bırakacağım. Gelecekte ne olacağını görürüz.“ diye geçirdim aklımdan.

Biraz daha sohbet ettikten sonra herkes birbirine veda etmeye başladı.

> “Yarın görüşürüz!“

Ve böylece Kael, Nimara ve Elaria günü tamamladı. Teknik anlamda önemli bir ilerleme kaydetmiş, Boşluk akışında uyumlarını artırmışlardı. Akşamın sakinliğiyle birlikte herkes kendi köşesine çekildi, ama Kael’in boyutunda hâlâ hafifçe dans eden kar taneleri, günün tatlı hatırasını uzatıyordu.

...

Bölüm Sonu 

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.

32   Önceki Bölüm