Yukarı Çık




0   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   2 

           
BÖLÜM 1.1: ŞARKICI VİVY


Beklenmedik veri bağlantısı anında sesi çok hafif bir şekilde titredi.
***

Ama bu etkinin süresi yalnızca bir andı.
Bu titreme o kadar küçüktü ki sisteme bile kaydedilmedi ve konser salonundaki sessiz coşku tarafından anında bastırıldı.
Bin kişiden fazla seyirciyi ağırlayabilen salon, ülkenin en büyük eğlence parkı olan NiaLand’debulunuyordu ve tüm koltuklar doluydu. Genç ya da yaşlı, kadın ya da erkek, izleyicilerin her biri sahneye büyülenmiş bir dikkatle bakıyordu; hepsinin gözleri tek bir noktaya kilitlenmişti: ana sahnenin tam ortasında şarkı söyleyen kadın sanatçıya. 
(RESİM)

Seyirciye bakan biri, en küçük çocuğun bile tek bir ses çıkarmaması nedeniyle bu sessizliği tuhaf bulabilirdi. Şarkıyı bölemezlerdi; şarkı onları sarhoş etmişti.
Vivy…” Seyircilerden biri hayranlıkla nefesini tuttu; isim, tam bir kelimeye bile dönüşmeden dudaklarından dökülüverdi.
Vivy. Kalabalıktaki onca insanı büyüleyen o baştan çıkarıcı sesin sahibi buydu. Böyle bir sesin bir insandan çıkabileceğine inanmak zordu—ve nitekim Vivy insan değildi. O bir yapay zekâydı.
Model Numarası A-03. Takma adı: Vivy.
Bin kişiden fazla insan sessizlik içinde, onun ilahi sesini büyülenmişçesine dinliyordu. İşte insanlığın en ileri teknolojisiyle yaratılmış bir yapay zekâ olan şarkıcı Vivy’nin gerçek değeri buydu. Güzel şarkı sona erdiğinde, konser salonu bir kez daha sessizliğe büründü.
Vivy zarif bir reverans yaptı ve “Nazik ilginiz için teşekkür ederim,” dedi.
Seyirciler bu yüce anı içlerine çekti ve ardından salon gök gürültüsünü andıran bir alkışla patladı. Kimileri heyecanla bağırıyor, kimileri ağlıyor, kimileri ise içine kapanmış, kıpırdayamayacak hâlde kalıyordu. Tüm bu farklı tepkiler, Vivy’ye yöneltilmiş birer övgüydü.
Alkış yağmuru altında kalan Vivy, gülümsedi ve seyircilere bir kez daha eğildi. Bu hareket, kalabalığın alkışını ve coşkusunu daha da artırdı.
“…”
Göz kameraları sahnenin kulis tarafına doğru kaydı ve orada bekleyen, alkışlayan personeli de algıladı. Vivy, herkesin tepkilerini işleyip görevini başarıyla yerine getirdiğine kanaat getirdiğinde, bilinci huzura kavuştu. Ancak böylesine büyük bir konser sona ermiş olsa bile, Vivy’nin işi henüz bitmemişti. Şarkı söylemek, bu şarkıcının yapması gereken tek şey değildi.
Vivy, şarkın beni çok etkiledi!”
“Sesin bugün her zamankinden bile daha rahattı. Seninle gurur duyuyorum.”
“İ-ilk kez bilet kazandım! Şey… elini sıkabilir miyim?!
Performansın ardından Vivy, her zamanki hayran buluşmasına geçti. Bunlar konserlerinden sonra her zaman düzenlenirdi ve yalnızca kura ile seçilen kişiler katılabilirdi. Bu, Vivy’nin işinin önemli bir parçasıydı. Bir yapay zekâ olarak yorulamazdı ve gösteriden sonra da, gösteri sırasında olduğu kadar enerjikti.
“Teşekkür ederim. Bir sonraki performansımdan da keyif almanızı umuyorum,” dedi; hayranlara yanıt olarak kusursuz şekilde hesaplanmış bir hareketle gülümsedi ve başını hafifçe yana eğdi.
Cinsiyetleri ne olursa olsun tüm hayranlar bu gülümsemeye kapıldı ve konser salonundan memnuniyet içinde ayrıldı.
“…”
Vivy’nin ince ve zarif görünümü, onu geliştiren şirket OGC tarafından yürütülen geniş çaplı bir anketin sonuçlarına dayanarak hesaplanmıştı. O, “ideal şarkıcı” olacak şekilde tasarlanmıştı. Ankete on milyondan fazla kişi katılmış ve ortaya çıkan Vivy’nin görsel profiliyüzde 86’lık bir onay oranıyla karşılanmıştı. Bu da, dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 90’ında olumlu bir izlenim bıraktığı anlamına geliyordu.
Şirketin Vivy’nin yaratımına olan katkısına rağmen, hayranlarla buluştuğu sırada bilincinde herhangi bir çıkar odaklı hesaplama yoktu ve—
“Hey, Vivy. Şarkı söylerken, bir an olsun başka bir şey düşündüğün oldu mu?”
Bu masum soru, Vivy’nin hesaplama devrelerinde geçici bir donmaya yol açtı, ancak bu yalnızca birkaç milisaniye sürdü. Geçtikten sonra Vivy yüzüne bir gülümseme yerleştirdi ve,“Hayır, Momoka. Olmadı,” dedi.
“Hm, gerçekten mi?” Yaklaşık on yaşlarındaki sevimli kız, şüpheyle Vivy’ye baktı. Hafifçe kabarık kahverengi saçları iki yandan at kuyruğu yapılmıştı ve yanakları elma gibi kıpkırmızıydı. Dudaklarını büzdü; gözleri, sanki Vivy’nin ruhunun içine bakıyormuş gibi parladı.
“Hadi ama MomokaVivy’yi rahatsız etme!” dedi onunla birlikte olan adam.
“Ah! Baba!
Adam, kızı arkadan kollarının arasına alıp havaya kaldırdı; böylece sorularını da yarıda kesti. Onu kucağında tutarken gıdıkladı ve kızın dudak bükmesi, tiz kahkahalara dönüştü.
“Özür dilerim, Vivy,” dedi, yüzünde yumuşak bir ifadeyle kızını hâlâ kucaklarken. “Momokasana hep takılır.”
“Hiç sorun değil. Bu yıl da parka geldiğiniz için teşekkür ederim, Kirishima-sama.”
Vivy’yi seven yalnızca Momoka değildi; kızın babası da onu oldukça seviyordu, bu yüzden parka düzenli olarak geliyorlardı. Kirishimaailesi, her yıl istisnasız, NiaLand’in açılışını anmak için düzenlenen yıllık kutlamaya katılıyordu; bu kutlama aynı zamanda başka bir özel günle de çakışıyordu.
“Al, Vivy. Doğum günün kutlu olsun!”
“Teşekkür ederim, Momoka.”
Bugün Vivy’nin doğum günüydü—ya da kamuoyuna açık şekilde faaliyete geçtiği gün.
Doğum gününde, Vivy parkta bir oyuncu olarak görevlerini yerine getirip dolaşırken, insanlar ona her zamankinden daha fazla seslenirdi. Ziyaretçilerin ona doğrudan hediye vermesine izin verilmezdi, ancak konser salonunda bulunan hediye kutusuna pek çok armağan bırakılırdı ve her yıl, hediyelerin birbiri ardına soyunma odasına taşındığına dair raporlar alırdı.
Hayran buluşması tek istisnaydı—hayranların ona hediyelerini doğrudan verebildikleri tek yer burasıydı—ve arkasındaki kutunun içinde şimdiden bir dağ oluşmuştu. Momoka’nınhediyesi de onların arasındaydı.
Kirishima-sama, eşiniz bugün burada değil mi?” diye sordu Vivy.
“Ah, onunla ilgili…”
“Annem hastanede! Küçük kız kardeşim yakında doğacak!” diye heyecanla cevap verdi Momoka.
Vivy bunu sormuştu çünkü katılan kişi sayısı, geçen yıl kaydettikleriyle örtüşmüyordu. Momoka cevap vermeden önce uygunsuz bir soru sorduğunu düşünmüş, hesaplamalarını yeniden gözden geçirmeye hazırlanmıştı; ancak bunun yerine gülümsedi. “Tebrik ederim, Kirishima-sama! Sana da, Momoka.”
“Evet! Kız kardeşim geldiğinde, hep birlikte seni görmeye geleceğiz. Umarım sen de heyecanlısındır!”
“Sabırsızlıkla bekliyorum. Hem senin hem de kız kardeşin için şarkı söyleyeceğime söz veriyorum.”
“Yaşasın!” Belli ki Vivy’nin sözleri Momoka’yı mutlu etmişti. Gözleri parladı, yanakları kızardı. Bir sonraki anda ise hafif bir memnuniyetsizlikle homurdandı ve Vivy’ninelindeki hediyeyi işaret etti. “Teşekkürler, Vivy. Ama şimdi hediyeni açmalısın!”
“Peki. Lütfen biraz bekleyin.” Vivy, onu acele ettirmeye çalışan Momoka’ya gülümsedi, ardından hediyeyi özenle açtı. Parmaklarını yönlendiren programlama, onu yüksek kaliteli nakış yapabilecek kadar yetkin kılıyordu; bu yüzden bir hediyeyi açmak basit bir işti.
“Sence de sevimli değil mi? Bu bir ayıcık saat,” dedi Momoka.
İçinden ayıcık şeklinde çok amaçlı bir saat çıktı. Peluş bir oyuncak kadar yumuşak ve hafifti; saati göstermenin yanı sıra internete bağlanabiliyor ve bir bilgisayar gibi de çalışabiliyordu. Mükemmel bir üründü, ancak Vivy zaten tüm bu işlevlerle donatılmıştı. Onun için burada yeni hiçbir şey yoktu ve hayatına da herhangi bir katkı sağlamayacaktı.
Yine de…
“Evet, çok sevimli. Teşekkür ederim, Momoka. Ona çok iyi bakacağım,” dedi.
Vivy, ayıcığı yüzünün yanına kaldırırken Momoka gülümsedi. VivyMomoka’nın babasına bakıp sordu: “Müsaade eder misiniz?”
“Elbette. Sonuçta Momoka seni çok seviyor,” dedi adam gülümseyerek.
“Ben de Momoka’yı seviyorum,” dedi Vivyve kollarını açıp küçük kızı kucakladı.
Vivy’nin sentetik derisi, en küçük ayrıntısına kadar insan teninin hissini taklit ediyordu ve vücudunda dolaşan yağlayıcı, ideal insan vücut sıcaklığını koruyordu. Bu yüzden sarılışı sıcacık ve rahattı.
Sarılmanın sonunda Vivy, alnını Momoka’nınalnına dayadı. 
“…”
İkisi de gözlerini kapadı. Yapay zekâlar sık sık alınlarını birbirine dayarlardı; bu hareket onlar için adeta ikinci bir doğaydı. Bu temas, iki yapay zekânın bir veri bağlantısı kurmasına olanak tanırdı; bu yüzden pek çok yapay zekâ, insanların iletişim için veri bağlantısına ihtiyaç duymamasına rağmen, aynı hareketi insanlarla da yapardı. Bu uygulama, yapay zekânın kısa varoluşu boyunca kendiliğinden ortaya çıkmıştı. Vivy bunu oldukça seviyordu.
Momoka, sana bir sır verebilir miyim?” diye sordu Vivy.
“Nedir?”
“Şarkı söylerken aslında birazcık uyuyakaldım.”
Vivy’nin fısıltı hâlindeki sözleriyle Momoka’nın gözleri kocaman açıldı. “Aa!”
Bu, ikisinden başka kimsenin duyamayacağı bir itiraftı. Birbirlerine gülümsediler ve parmaklarını dudaklarına götürdüler.
Momoka, bir insan kulağının yakalaması mümkün olmaması gereken o minicik ses değişimini fark etmişti. Belki bir gün ünlü bir müzisyen olurdu. Bunun gerçekleşeceğine dair bir kanıt olmasa da, Vivy böyle bir geleceği zihninde canlandırdı—bir yapay zekânın standart hesaplamalarından tamamen kopuk bir hayaldi.
 
 

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.

0   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   2