- Novel
- 4 yıl önce
Güncellenecektir...
Marily Roner, romanda kahramının bir arkadaşıydı. “İyi bir arkadaş olmak için elimden geleni yapacağım.’ Sadece onun Lariensa’ya yaklaşmaması için çalışıyordu. ’Lariensa’yı umursamıyorum.’ ’O zaman neden ona yaklaşmaya devam ediyorsun?’ ’Hatalı değil misin?’ Birden işler ters gitmeye başladı. ’İlgilendiğim kişi sensin,Marilyn Roner.’ Erkek karakter garipleşmeye başladı.
“Ünlü Karkuyna ailesinin 9 yaşındaki küçük kızı Melna her zamanki gibi rahat ve sıkıcı hayatını yaşıyordu. Yine sıradan bir geceydi. Yatağına uzandı ve uyudu. Fakat kalktığında kendisini bir meydanın ortasında bulacağını kim tahmin edebilirdi ki?! Uyanmasıyla beraber yüzleşmesi gereken büyük ve anlamsız sorunların gelişi bir oldu. Tüm bunların yanı sıra Melna o boyuttaki Fresta’ydı!” Kulağa çok klasik geliyor değil mi? Fakat henüz bitmedi…
Perdi, kıta boyunca tanınan, oldukça popüler bir roman yazarıdır. Ancak Perdi’nin gerçek kimliği imparatorluk gece kütüphanecisi, Vivian’dır. Vivian, yayımcısına gözden geçirmesi için en yeni romanının 4. taslalağını gönderir ama hetero se*s sahneleri hiç erotik olmadığı hakkında eleştirilir. “Ne? Yani diyorsun ki ben sadece kendim deneyimledikten sonra mı seksüel ilişkilerin nasıl olduğunu anlayabilirim? Ama bir namusluluk anlaşmasına bağlıyken ne yapabilirim?” Vivian’ın şanssızlığına, imparatorluk hizmetçisi olabilmek için bir namusluluk anlaşması imzalaması gerekiyordu ve o zamandan beri bakire kalmaya zorlanıyordu. Daha kötüsü, sadece imparatorluk ailesi üyelerinden biri bu anlaşmayı bozabiliyordu… Ama Vivian’ın gözü sadece her gece kütüphaneyi ziyaret eden gizemli adam, Ray’deydi. Ama sonradan ortaya çıkıyor ki, Ray imparatorluk arşidükü ve imparatorun erkek kardeşiymiş! Bir gün, Ray, Vivian’a onun hiç reddedemeyeceği tatlı bir teklifte bulunur…
Ünlü bir Zerg erkeğinin utancı olan Gu Yu, sadece yemek yiyip ölümü bekleyen bir pirinç solucanı olmak için ömür boyu hayalini kurmuştur. Böylece, imparatorluğun en genç tümgenerali olan Lu Chen adlı bir kadınla yirmi yaşında evlendi. Kadın, aileyi desteklemek için savaş alanına gitmekten, evde yatmaktan, yemek yemekten ve hiçbir şey yapmamaktan sorumluydu. Hayatı huzurlu ve güzeldi, ta ki bir güne kadar… Kadın partneri savaş alanından döndü ama ağır yaralandı, bacakları felç oldu ve ordudan emekli olmak zorunda kaldı. Yani ailesinin direği işsiz kaldı! Erkek Koruma Derneği kapısını çaldı ve “Sevgili erkek, dişinin başına gelen talihsizliğe çok üzüldük” dedi. “Ama hayatının geri kalanında senin mutluluğun için, kendine bakması için bir an önce birkaç zengin ve güçlü kadınla evlenmeni öneriyoruz.“ “Bu, kaydolması istenen kadınların listesi...“ Gu Yu zavallı mutfağına baktı ve derin bir iç çekti. Anlaşılan… Artık bir pirinç solucanı olamazdı, çalışmak için dışarı çıkması ve ailesine destek olma görevini üstlenmesi gerekiyordu! Bu nedenle, yumuşak pirinç erkek solucanı yanlışlıkla askeri karargaha girdi ve imparatorluğun ilk erkek mareşali oldu. Hatta yanlışlıkla solucanların bilişini alt üst etti ve zerglerin tarihini tazeledi. Bütün kıskanç dişiler, “Mareşalin evinde yaşayan ve hiçbir şey yapmayan dişi. Sadece evde yat ve her gün yumuşak pirinç ye!”
Vivy -Fluorite Eye’s Song- animesi için alternatif olarak çıkarılmış hikayedir.
Ablası sevgilisiyle birlikte olmak için düğününden kaçar ve küçük kız kardeşi çok güçlü bir adamla evlenmek zorunda kalır. Şans eseri, sonunda o küçük kız kardeşin bedenine reenkarne olur. Evlendiği adam çok güçlü olmasına rağmen, telafisi mümkün olmayan son kötü adamdır. Tüm kötü adamlar kasvetli bir sona mahkumdur. Ve bu kötü adamın karısı olarak, sonunun da iyi olmayacağından korkuyor. Neyse ki ablası bir ömür boyu acı çektikten sonra zamanda geriye gitmişti. Bu müsrif kız, hayatının dönüm noktasına geri döner. Küçük kız kardeşini işaret ederek, küçük kız kardeşinden kocasını teslim etmesini ister. Bu güzel ağlayan ablaya bakan Ye Zhen hızla teslim olur ve “Abla, merak etme. Kayınbiraderimle bile hiçbir şey yapmadım!” Daha sonra hamile olduğunu öğrendiğinde şok olur. Ablası gözlerinde yaşlarla, “İkinizin aranızda bir şey olmadığını söylememiş miydiniz?” diyor. Ye Zhen, inatla onu takip eden büyük kötü adama bakar. O tamamen ve tamamen mahkumdur. Yanında yatan harika bir kötü adam var ve o mini bir kötü adama hamile. Nasıl hayatta kalacak?! Daha sonra Ye Zhen, büyük kötü adamın bebeği yere bırakıp altını değiştirmesini izlerken içini çekti. “Yapılabilecek bir şey yok. İşleri tersine çevirmek için altın fırsatı çoktan kaçırdım. Şimdi nasıl gidebilirim?”
Sefil bir hayattan sonra ölümle karşı karşıya kalan Sienna, en iyi arkadaşı Daisy’den şok edici sözler duydu. “Neden bu kadar erken gidiyorsun? Seni bu şekilde daha çok görmek istedim.“ “...... Ne?“ “En iyi arkadaşım olarak harika bir iş çıkardın. Seni kölem olarak görmek oldukça eğlenceliydi.“ İlk yaşamımı, güvendiğim biri tarafından kandırılarak geçirdiğimi fark ettikten sonra, bir mucize gibi, ikinci bir yaşam şansı verildi! “Kapa çeneni, Daisy! En iyi arkadaşın olacağımı mı düşünüyorsun?“ Sienna’nın tüm hayatı boyunca en iyi arkadaşı olan Daisy’e karşı tatlı intikamı başlıyor!
Tahara Jiro birgün bir kızla tanışır. Ve onunla arkadaş olur ama o kızın okulun en acımasız zorbalarından birini olan Kawano Takeshi’nin sevgilisi olduğundan habersizdir. Kawano, bu arkadaşlığı öğrendiği zaman Tahara’yı radarına alır ve böylece bu arkadaşlık Tahara’nın lise hayatını mahveder ama her şeye rağmen arkadaşlığını bir türlü bitiremez.
Yıllar süren çocuk istismarından dolayı bir tiran olarak geri dönecek olan erkek başrolün ellerinde büyük acılar çekmeye mahkum kötü üvey anne oldum. Ben böyle ölemem. Hayır, hayatta kalmaya kararlıydım. Ancak… Korkunç bir kaderden kaçınmak neden bu kadar kolay görünüyor? Ve durumu daha da kötüleştirmek için kocam beni takmaya başladı.
Beni çok seven annem yüzünden hayatım zor durumda! Bir anne tarafından yazılan bir anne-oğul ensest Ero-Romanı bir şekilde büyük ödülü kazanmayı başardı, ancak bir nedenden dolayı oğlu katıldı ve ödülü oğlu aldı? Saçmalık! Ah! Boşver demek istediğim klişe. Ayrıca, aynı zamanda ödülü kazanan diğer bir JK Romanı yazarı da… evet, MC’nin aşkı. Daha fazla açıklamak gerekirse, MC’nin şehvetli bir roman yazan ve oğluna düşkün annesiyle hayatı hakkında bir hikaye.
“Andou-kun, günaydın ♪” “Asakura-san, günaydın...“ (Okulun en güzel kızının yanındaki sıraya oturdum. Benim gibi yalnız birini selamlamak isteyen biri, ne kadar iyi bir insan. Ama her halükarda bu sadece bir formalite, muhtemelen beni sıkıcı buluyordur. Onunla konuşmaya çalışırsam rahatsız olur.) “…” “…” (Onu selamlamaya çalışmama rağmen neden benimle konuşmuyor!? Andou-kun dışında kimseye hafif romanlar hakkında konuşamam, bu yüzden lütfen benimle konuş!!)
Overlord’un yan serisi olan bu seride ana hikayeden farklı olarak bambaşka olaylarla karşılaşacağız. Bu serideki olaylar ana seriden bağımsızdır. YGGDRASIL’in son saatlerinin tadını çıkaran Momonga, zamanını Nazarick’in Büyük Mezarı’nın dışında geçirmeye karar verir. Mezardan çıktıktan sonra kendini yeni bir dünyada bulur ve beklenmedik bir kişiyle tanışır.
Güzeller güzeli Prenses Athanasia, korkunç ve soğukkanlı bir imparator olan, babası Claude de Alger Obelia’nın elleriyle öldürülür! Bu sadece aptalca bir masaldı... Ta ki bir kadın aniden o talihsiz prenses olarak gözlerini açana kadar! Mahkum olduğu bu kaderden kaçmak için bir plana ihtiyacı var ve zamanı azalıyor. A Planı ile gidip, o kötü şöhretli İmparator tarafından fark edilmeden mümkün olduğunca sessizce yaşamak mı? B Planı ile, saraydan kaçmak için yeterli para mı toplamak mı? Yoksa C Planına sıkışıp, tatlı dille babasının gözüne mi girmeli?!
Bir oyunun içindeyim. Ve burada iblisleri avlıyorum!
Ben, Wu Qingsong, Elfler tarafından yönetilen ve sevimli canavar kadınlarla dolu bir dünyaya geldim. Elfler güzel ve zarif yaratıklar olmalıydı, ancak bu dünyadaki elflerin zulmü ve kayıtsızlığı, onlar hakkındaki harika hayallerimi tamamen altüst etti. Ve bu tüylü canavar kadınlar, zulmlerine katlanmak zorunda kaldılar. Hayır, tüm bunlar gözlerimin önünde olurken izleyemem! Canavar kadınları ayağa kalkmaya ve cesurca direnmeye yönlendirmeliyim! Bilim vs Büyü, Canavar Kadın vs Elf, kim kazanacak? Sabun, barut, gübre, sıcak hava balonu, buhar makinesi, Usta Güneş’in Savaş Sanatı,mali savaş, Tanrı’ya inanç… Ben bilgeliğe sahipken elflerin sihri var. Elfler tarafından yakalanıp işkence görsem bile, yine de haykırmam gerekiyor! ’’Asla köle olmayacağız!’’
İnsan bilincinde tutulan veya gerektiğinde hatırlanan anılar, izlenimler veya deneyimler. Bir gün aniden başkalarının anılarını duyabilmeye başladım. Bu anıları dinlerken, hayatta bir adım önde oldum. [Anıları duyan ofis çalışanı] Herkesten daha insani ve daha sıcak olan Won Jihoon’un hikayesi!
“Çok acılara sebep oldun Kara Azize. Bunların hepsini ödeyeceksin. Seni lanetliyo-“ Gözlerimi devirip dediklerini umursamadan boynunu kestim. Bu sözleri duymamın üzerinden 1 hafta geçtikten sonra vücudumda beliren basilikse görüntüsüyle kan kusmaya başladım. Bedenin asıl sahibi olmadığımdan acıyı fazla hissetmesem de bu acıyı çeken başka birisi vardı. Şu an benim bedenimde bulunan bu vücudun asıl sahibi Clara bütün acıyı hissediyordu. Üstelik bedene yayılan lanet gün geçtikçe büyüyordu. Bütün bunları düzeltmek zorundaydım. Cesetlerden bir tanesinin üzerine kılıcımı sapladıktan sonra yüzümdeki kanı silerken sırıttım. “Tamam, seni imparator yapacağım. Ve koruman olacağım.“ 3.Prens Demian gülümsedi ve uzattığım elimi tutup lanetin izlerinin üzerini hafifçe öptü. “O zaman sonuna dek bu elleri bırakmayacağım leydim.“
Okuldaki ilk gününde Taiga Makihara bir gübre çukuruna düşer ve kimse ona yardım eli uzatmaz. Ancak tüm öğrencilerin hayran olduğu mükemmel öğrenci konseyi başkanı Konoe R. Chika tarafından kurtarılır. O anda Taiga ona aşık olur ve onun yanında olmak için çok çalışmaya başlar. Ancak daha sonra, mükemmel başkanın aslında farklı kişilik ve yeteneklere sahip beş beşli kız kardeşten biri olduğunu keşfeder… Bu, Taiga Makihara’nın aşık olduğu kızın var olmadığı anlamına mı gelir? Bu keşiften sonra Taiga, sevdiği beş kişinin birmiş gibi davrandığını fark etmemiş gibi yapar ve karmaşık ilişkisine başlar.
MC(ana karakter) bir romana ışınlandı ve bir figüran oldu. Roman bir cinayet polisiye hikayesi ve ana karakter bir seri katil. Suçluları kara büyüyle öldürmesi onu bir kara kahraman yapıyor. Arka plandaki bir figüran olduğundan onun için hiçbir ölüm işareti yok ama o böyle tehlikeli şeylerin içinde evsiz bir kızdı. Nasılsa bizim minik MC’miz asıl erkeği kurtarıyor ve asıl erkek ona teşekkür etmek için ona teşekkür etmek için onu evlat ediniyor. “Kızım ol.“ En zengin, en güçlü ve yakışıklı dük ona çocuğu olması için emir veriyor. O asıl erkeğin bir soğukkanlı katil olduğunu bildiği için kontrolünü kaybediyor. O böyle bir manyak ile hayatta kalabilir mi? Yine de asıl erkek onun üzerine titrer ve benim “benim kızım en sevimlisi!“ der. O bütün sanatçların onu çizmesini ve şairleri de onun sevimliliğini tarif etmesi için toplamak istiyor. Armut dibine düşermiş, yani oğlu da onun üzerine titriyor. Bu şekilde, bir dilenci küçük bir prensese dönüşüyor. Ayrıca o da insanların öldürülmesine alışmış oldu. Yine de hâlâ bir sorun var. Bizim sevimli MC’miz on altı yaşına girdi ve bir bayan olarak merak ediyor, onun ayarlanmış evliliği olacak mı? Bütün evin atmosferi garipleşti. MC onların muhtemelen orada sonsuza dek kalmasını istediğini fark etti. Öyle garip bir evden kaçabilir mi? Herkes ona yapıştı!
Hepimizin çocukluğundan beri bildiği kırmızı başlıklı kız hikayesinin yazarın hayal gücü filtresinden geçtiği, fan yapımı bir versiyonu. Kırmızı başlıklı kızımız olan Gloria nın çevresinde gelişen gerçek üstü olaylarla hayata tutunma, pişmanlık hissetmeyeceği bir yaşam geçirme çabasının yazarımızın çizimleriyle anlatıldığı bu hikayeye bir bakın derim.
Dünya’nın yaptırımlarından bıkmış , ailesinin gururu ve hayallerinin peşinde bir genç. Apollo Io. Genç yaşında taşıdığı yük ve yaşadığı kırgınlıklar yetmezmiş gibi evrenin geleceği de Apollo’nun ellerine kalıyor. Üstü örtülmüş büyük sırrın ardındaki gerçekler , iki yüzlü yöneticiler , mutlak gücün peşindekiler hepsi Apollo’nun gözlerine yansır. Ufacık bir hayalle başlayan bu yol da kendini evrenin son nefesi olarak bulan Apollo’nun geçmişe yapacağı hamlelerle geleceği koruma hikayesi başlıyor.
Evren ilk başta sonsuz kaostan oluşuyordu doğan her hayat tüm kibriyle ihtişamıyla sonsuz evrene kaotik bir şekilde kök salıyordu. Kaosun içinde yetişen hayatlar umutsuzluk içinde kıvranıp duruyordu. Adalet düzen doğruluk veya iyilik yoktu sadece kaos ve onun canlıları vardı ta ki tüm acı çeken canlıların haykırışları kozmosun en derinlerindeki küçük zayıf ışığa ulaşana dek. Işık duaları duydu haykırışları işitti acıyı sefaleti gördü ve daha gür yanmaya başladı bir noktada evrenin nihai mutlak şeklini umudun ve arzuların şeklini sevginin şeklini almaya başladı bu şekil bir sopaydı. Evet yanlış duymadınız bir sopa umudun sevginin sopası. Her şeye çözüm olacak adaletin düzenin sopası. Şimdi bu sopa kendisini kullanacak doğru kişiyi bulamak için kaotik kozmosun içinde amaçsızca geziniyordu. Ta ki sonunda bir gün Kahramanımız onu bulana dek. Kahramanımız bu kaotik kozmosa düzen getirmek için bir yolculuğa çıkıyor. Kahramanımızın bir sloganı var adalet bir sopa uzağınızda.Her şey bir sopayla Çözülecek Mİ ? Gelin beraber görelim sopayla gelen adalet.
Shi La. Asıl adıyla Shura kaçık, manyak, deli bir kızdı. “Hakkımda saçmalama alırım kelleni!“ Shura yazara çakısını doğrultarak konuştu. Ardından yazara tepiği basıp sahneden atarak konuşmaya başladı. “Ben Shura. Tüm Alemin en mükemmel canlısı. Zeki, akıllı, cesur, güzel, en iyisi, en güzeli, en mükemmeli-“ “Bitti mi ?“ Sahneden atılmış olan yazar sormadan edemedi. “Niye yalan söylüyorsun okuyuculara ?“ Shura burun kıvırıp “Sen nereden bileceksin cahil“ dedi. “Ben yazarım, ben bilmeyeceğim de kim bilecek ?“ demeden edemedi yazar. Shura bunu duyar duymaz dondu. Ardından sinsice yazara neresinden çıkardığı belli olmayan silahını doğrultarak “Beni evrenin en mükemmel, en zengin, en güzel ve en güçlü canlısı olarak yazacaksın!“ diyerek tehdit etti. Yazar bir köşede ağlayarak o kadar uğraşarak yazdığı kurguyu değiştirdi. Çin novelleri gibi düşe kalka büyümesi gereken karakter, doğuştan en güçlü oluverdi. “Biz anlamadık, masum kız, bad boy, töre, din ve mafya yoksa ne tadı kalır kurgunun?“ dedi okuyucular. “Susun be, zevksizler“ Shura küçümsemeyle devam etti “Benden daha saf kalplisini, benden daha iyisini mi bulacaksınız? Töre ? Bağlamaz beni. Kurallar benim yıkmam için konuldu! Din ? Ahahaha! Şeytan dinden ne anlar ? Mafya ? Lütfen o veledleri benimle kıyaslamayın! Ve bad boy? Bana yamukluk yapan erkek sadece iki tür olabilir! Biri daha doğmadı, ikincisi ise ölü!“
“Seni seviyorum...“ “Paracığım...“ Annesinin kan havuzuna düşmeden önce deli gibi tekrarladığı sözlerdi bunlar. Ardındaki minik beden, üzerinde sayısız istismar izleri ve ölü gözlerle orada durdu. Hareketsizce. Yerde yatan bedene bakarken en ufak bir duygu göstermedi.Annesi, istediğini elde etti. Çocuğu artık bir daha ölemezdi, o yaşayan ölü. Ölüm asla iki defa tekrarlanmaz, şuan yaşadığını varsayan insanlara bakarken başını eğdi. -Öyleyse o insan değil mi ? Ölüm buysa, yaşamak neydi ? Yaşamak buysa, ölüm neydi ? Anlamlandıramadı. Tıpkı pek çok şey gibi.
İsteği dışında paralel bir evrene düşen kız aniden cadı olur ve gönlünü bir yaratığa kaptırır... Acaba sonları nasıl olacak?
Bir romanda kötü karakterin bedenine reenkarne oldum. Başlangıçta, erkek başrol canlandırdıktan sonra ölmem gerekiyordu, ancak bunun yerine zengin bir işsiz kadın olmaya ve zevklerle dolu bir hayatın tadını çıkarmaya karar verdim. “Bir köpek yavrusu yetiştirmek istediğini söyledin, bu yüzden bu kardeş senin için bir köpek avlamaya gitti. Kardeşinin avlanma becerileri nasıl? “ Ağabeyim kurda dönüşen erkek başrolü avladıktan sonra geri dönene kadar ... * * * Erkek başrolle ilgilenmek zorunda kaldığım için, birçok kıvrım ve dönüşten sonra onu bir şekilde evcilleştirmeyi başardım. Şimdi geriye kalan tek şey bu gizemli kadın başrolü aramak ve tasmayı teslim etmek, o zaman her şey biter. Fakat... “Benden sıkıldın mı?“ “Hayır, hiç de değil.“ “Öyleyse neden beni yabancı birine göndermeye çalışıyorsun?“ Belki de benimle çok uzun süre kaldığı içindir. Görünüşe göre sosyalliğini / sosyal becerilerini kaybetti ve ayrıca ayrılık kaygısı geliştirdi. “Bu kişi, Majesteleri için çok önemli biri.“ “Benim için önemli olan tek kişi sensin.“ “Emin misiniz?“ Evet, çünkü ben damgalıyorum. Fısıldadı ve gözlerinin köşesini kırıştırdı / eğdi. “Senin üzerinde.“ Yarı bükük, parlak sarı gözler takıntıyla doluydu.
“Ölmek istiyorum ama ölemiyorum! Ben bu çürümüş dünyada yaşamak istemiyorum!” Sonunda başardığımı sanmıştım ama… “Uyan!” Kendimi bilmediğim bir evde bilmediğim bir yatakta buldum! Ve karşımda iri yarı bir adam vardı! “Sen…kimsin?” “Ben Lyon peki sen kimsin ufaklık?” Ufaklık mı! Ben 19 yaşından olan bir insanım! Çocuğa benzer bir halim mi var! “Ben…kim olduğumu hatırlamıyorum!” “_” “O zaman sana bir isim vermeliyim … Lexa!” “Lexa?” “Beğenmedin mi?” “H-hayır beğendim.” Bu…. Bu adam çok korkunç!! *** *** *** Uzun bir aradan sonra evime geri döndüm. Ama herkesin beni karşılaması farklıydı. Bazıları mutluydu ama bu mutluluk sahteydi. “Majesteleri hayatta olduğunuzu görmek harika!” Bazıları umursamaz. “Yaşıyorsun demek.” Bazıları bana nefretle baktı! “Bu fahişe hala yaşıyor mu!” Biri hiç bir makul sebep olmadan yüzünde bir gülümsemeyle beni öldürmeye kalktı! “Hahaha öl cadı öl!” Bu gözlerden nefret ettim! Bu sözlerden nefret ettim! “Ben size ne yaptım?” “Ve sonunda ölmek istedim ama ölemedim!” Öyle olsun, madem bana böyle davranıyorsunuz ve ben ölemiyorum! O zaman bir daha bana böyle davranmamanızı sağlıyacam! *** *** *** Kadının bir mal olarak ve ufak bir gücü olanın cadı olarak görülüp yakıldığı bu dünyada benim Taht maceram başlıyor!
Kanlı bir R19 intikam romanına reenkarne oldum. Ama normal bir insanın novelin içine reenkarne olduğu o romanların aksine ne ana karakter ne de kötü karakterdim . Ben romanla hiç bir ilgisi olmayan yetim biri olarak yeniden doğmuştum. Önceki hayatımda sıradan bir ofis çalışanı olan ben , hayatımı sıradan ve sıkıcı geçiriyordum. Bu tekdüze hayatta beni sevinçle dolduran , hayatıma biraz olsun renk katmak için yaptığım tek bir şey vardı Futbol , önceki hayatımda vazgeçmeyeceğim tek şey olan futbol reenkarne olduğum bu orta çağ romanında elbette ki yoktu . Bende futbolun o içini sevinçle dolduran çoşkusunu bütün insanlara tanıtabilmek için romandan öğrendiğim bilgilerle yola koyuldum.
’’Uzun zamandır yeraltı dünyasına hükmeden Black Ailesi bugün yok edildi. Geride hiçbir üye bırakılmadan hepsi katledildi. Büyük bir kaos her şeyi küle çevirmişti. Ya da öyle olduğu sanılıyordu. O kan gölünün içinden her şeyini kaybetmiş biri yükselecekti. Saf kötülüğün arıttığı, tüm duygulardan arınmış... Tek isteği intikam almak değil, bu kaosa sebep olan herkesi yok etmekti. Herkesi...’’
Ben, herkesin hayal ettiği bir hayat yaşadım. Ama mutlu veya mutsuz olduğumu kimse umursamadı. Şimdi ise- “Eve, buraya gel.“ Kollarımdan biri sıkıca öz abim Arşidük Eric tarafından tutulurken diğer yandan, “Evelyn, bu tarafa.“ İmparatorluğun değerli varisi Veliaht Prens tarafından öbür tarafa çekiliyorum. Ben uzun zaman önce yetimhanedeyken okuduğum 2 kitaplı seri olan İpsa Felix Finis’in içine girdim. Ama bu hayat benim. Kendi kaderimi, kendim yazarım. Sen yazar, seni bulduğum zaman bitireceğim. Madem başından beri Evelyn kötü değildi, o zaman neden onu kötü gibi gösterdin?! Merak ediyorum. Öyleyse kitapta ki kötü başından beri kimdi? -ÇEVİRİ DEĞİLDİR-
Reenkarneli bir üvey anneyle Pamuk Prenses masalının alternatif bir yeniden anlatımı... Kendimi hikayenin içinde kızını zehirli bir elmayla öldürmeyi deneyecek kadar kıskanan bir üvey anne olarak buldum. Benim sevimli ve sevgiyle dolu Blanche’me tüm şefkatimi göstermeyi çok isterdim, fakat- “Gülünç. Ne zamandan beri Blanche’yi bu kadar seviyorsun?“ Bu lanet olasıca koca yolumu kapatıyor “Ben de Blanche’nin bir ebeveyniyim. Benden şüphelendiğin için bir özür talep ediyorum.“ “Ve eğer dilemezsem?“ “Bu gece yatak odanızı ziyaret edeceğim, majesteleri.“ “...“ “Sadece sizin için gerçekten seksi olan birkaç tane külot da almayı başardım.“ Yüzümde büyük bir gülümsemeyle, kritik bir vuruşla ona saldırdım. “Eğer isterseniz şimdi bile gösterebilirim.“ Yüzündeki bakış gerçekten görülmesi gereken bir şeydi. Çenemi kaldırdım, ve muzaffer bir şekilde ona baktım.
Hiçliğin Hükümdarı Hiçliğin Kendisini Parçalamaya Çalışıp Hiçliğin Dışındaki Apaydınlık Yere Girmek Üzereydi Ama Ölüm Ona Bedel Oldu. Ama Hiçliğin Kralı Pes Etmedi Ve Reenkarnasyon İle Bir İnsanın İçine Girdi. Macerayı Çok Seven Kral’ı Şimdi Neler Bekliyor. 1. sezon = Galaksideki Tanrıların Ve Şeytanların Dünyayı Ele Geçirmek İçin Geçit Açmıştır Peki Kahramanımız Ne Yapacak Overlord Tarzı Bir Novel’dir Kendi Yazdığım Bir Seri Umarım Seversiniz
Gözlerimi açtığımda bir zamanlar okuduğum bir kitaptan dadı oldum. Bakmakla görevlendirildiği çocuğu öldüren dadı. Önceki hayatından edindiği tecrübeyle çocuğu ve bu süreçte de kendi hayatını kurtarır... ama tuhaf bir şekilde çocuğun amcası karşısına çıkmaya devam eder. “Amca, amca.“ Brielle amcasıyla konuşmaya başladı. “E...evet.“ Amcanın tepkisi tuhaf olsa da yüzü bir gülümsemeyle parladı. Ancak yeğeni bunu söyleyince yüzü sertleşmişti. “Uzaklaş. Uzaklaş.“ Brielle, o gün hangi hikaye kitabını okuyacağına karar veren amca ve Marie’yi (dadı) birlikte görünce bunu söyledi.
Bir romanda kötü kadın olarak reenkarne oldum. Kadın başrolü kıskanarak, her türlü kötülüğü yaptım. Sonunda idam edildim. Kaderimden kaçmak için erkek başrolden uzak durmaya karar verdim. Ancak… “Hamile olduğunu düşünüyorum ...“ Olamaz. Neler oluyor! İlk hikayede bile olmayan hamile derken neyi kastediyorsun? Çocuğumu ve hayatımı korumak için çocuğumun babası olan erkek başrolden kaçtım. yedi yıl sonra, “Sana istediğin gibi kaçmanı kim söyledi?“ Erkek liderin beni kıtanın sonuna kadar takip etmesini beklemiyordum.
Navier mükemmel bir imparatoriçeydi, ancak İmparator bir meslektaş değil, bir eş istiyordu. Böylece İmparator İmparatoriçe Navier’i terk etti ve yanına köle bir kız aldı. Navier, İmparator’un köle kıza İmparatoriçe’nin pozisyonunu vaat ettiğini duyuncaya kadar iyiydi. Ama bir sürü acı çektikten sonra komşu ülkenin imparatoruyla evlenmeye karar verdi.